Yaşam

Serdar Biliş: Önemli olan Tanpınar’ın dilini korumaktı

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ adlı eseri tiyatro sahnesine getirildi. Serdar Biliş’in yönetmenliğinde sahneye uyarlanan oyundaki Hayri İrdal karakteri, Serkan Keskin’in oyunculuğunda yeniden hayat buluyor.

Ahmet Hamdi’nin büyük eseri sahne yolculuğuna yeterli eleştirilerle devam ederken, biz de sorularımızı Serdar Biliş’e yönelttik. Adaptasyon sürecini, Serkan Keskin’in etkisini ve yeni çalışmalarını sorduk.

serdar biliş

“SAATLERİ KURAR ENSTİTÜSÜ: TANPINAR’IN BİZE HEDİYE OLDUĞU BİR HAZİNE”

Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü sahnelemeye nasıl karar verdiniz?

‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ birçok dile çevrilmiş, evrensel bir üne kavuşmuş, Tanpınar’ın bizlere armağan ettiği bir hazinedir. Bu hazinede bizi biz yapan ne varsa, en komiklerini, en trajiklerini, en şaşırtıcılarını yaşıyorlar. Romanın anti-kahramanı Hayri İrdal, kendi çocukluğunun eksantrik öykülerini ve giderek içine düştüğü çağdaş varoluşu hicvediyor, imparatorluktan cumhuriyete geçişin trajikomik tezahürlerini hicvediyor. Okuruyla böylesine oyuncu bir bağ kuran bu romanın sahnede seyirciyle de derin bir bağ kuracağını hissettim. Ayrıca Tanpınar bu hikâyeyi önce bir oyun olarak yazmaya çalışır. Üzerinde biraz çalıştıktan sonra yarım bırakır ve roman biçimine döner. Yani hikayenin dramatik yapıya eğilimi mayasındadır.

Yönetmenlikle birlikte uyarlamayı da yaptınız. Adaptasyon sürecinden bahseder misiniz?

Romanların sahneye çevrilmesi bazen okurda hayal kırıklığı yaratır. Bir romanı deneyimlemenin ve bir tiyatro oyununu deneyimlemenin dinamikleri oldukça farklıdır. Sahnede geçen süre kesintisiz bir seyir içindedir. Hayri İrdal’ın geçmiş ve bugün arasında gidip gelen kimlik arayışını, babası ve oğlu Muvakkit Nuri Efendi ile Halit Ayarcı’yı bu akışa sığdırmaya çalıştık. Başından beri benim için değerli olan bir şey vardı, o da Tanpınar’ın dilini olabildiğince korumak. Uyarlamada Tanpınar’a ait olmayan cümle yok denecek kadar azdır.

Serkan Keskin ile yollarınız nasıl kesişti? Keskin’in projeye katılımı nasıldı?

Bu projeyi yapmayı düşünürken aklıma Serkan geldi. Hayri “sıradan” bir figür. Hepimiz biraz Hayri’yiz, hepimiz biraz Hayri’yiz. Hayri ise geçmişini bir film şeridi gibi hatırlarken, hayatına giren tüm kişilikleri yeniden canlandırıyor ya da tüm bu kişilikler zihninde ve bedeninde yeniden canlanıyor. Serkan, tüm bu maskeleri ustalıkla hayata geçirebilecek maharetli bir oyuncu olduğu kadar, Hayri’yi, yani hepimizin en kırılgan ve en çıplak halini tüm o maskelerin altında ortaya çıkarabilecek cömertlikte bir oyuncu.

Oyunda sahnede Serkan Keskin yer alıyor.

Serkan Keskin’in diğer karakterleri canlandırdığı kısa görüntüler de ekrana yansıtılıyor ve bu formda ekran ve sahne iç içe geçiyor. Bize biraz bundan bahseder misiniz?

Hayri İrdal’ın hayatını bir film şeridi gibi hatırlaması ve irdelemesi, zaman temasının hafızanın imbiğinden süzülmesi beni hep tamamlanmaya muhtaç bir eksiklik duygusuna sevk etti. Tıpkı geçmişimiz ve geleceğimiz gibi sinema ve tiyatro sahnesi de hep bütünleşmeye çalışan, hep biraz eksik, hep birbirine muhtaç bir artık yaratmaya çalışıyor.

‘Hepimiz biraz hastayız’

Peki neden bu kadar çok karakterin olduğu bir romanı tek bir oyuncuyla sahnelemek istediniz? Serkan Keskin elliye yakın karaktere hayat veriyor.

Tanpınar, daha sonra romana eklemeyi bıraktığı bir mektubun bir bölümünde tüm bunların Hayri İrdal’ın zihninde geçen sahneler olduğunu ve Hayri İrdal’ın bile bir akıl hastanesinde kişilik bölünmesiyle mücadele ettiğini ima eder. Bizim gibi kültürler ve medeniyetler arasında gelgitler yaşayan bir toplum için, hem Tanpınar’ın eseri yazdığı, hem de büyük toplumsal değişimlere gebe olduğumuz bu dönemde, Tabip Ramiz’in dediği gibi, “Hepimiz biraz hastayız” ve hepimiz gelecek korkusuyla kıvranıyoruz, hepimiz bir kimlik bunalımı içindeyiz. maskeleri karıştırmak, “Ben kimim?”, “Biz kimiz?” Soruya huzur verecek bir cevap arıyoruz ve tabi iddiaya göre Tanpınar olunca o huzur kolay kolay sağlanmıyor.

.

Uzun yıllar yurt dışında tiyatro eğitimi aldınız. Farklı ülkelerden farklı ekipler ve tiyatrolarla çalışmak size nasıl yansıdı?

Tanpınar ayna metaforunu kullanmayı çok seviyor. Farklı kültürlerde kendi farklı yansımalarınızı görebileceğiniz türden aynalar… Farklı iklimleri, farklı koşulları kendinize sunmanın sonu zorlamak adına kesinlikle olumlu bir etkisi olacağını düşünüyorum. Ancak Tanpınar gibi Türkçeyi böylesine büyüye çevirmiş bir yazarın sözleriyle çalışınca ana dilim Türkçe ve ben burada tiyatro yapabilirim diyorum.

Sahnenin yanı sıra Kadir Has Üniversitesi’nde tiyatro dersleri de veriyorsunuz. Hep işletmenin mutfağından bahsettik. Tiyatronun akademik yönünden neler söylemek istersiniz?

Kadir Has’ta on yılı aşkın süredir gençlerle çalışıyorum. Mezun öğrencilerimizin birçoğunun heyecan verici ve keyifli işler ortaya koyduğunu gördükçe kendimi çok büyük bir ailenin parçası gibi hissediyorum. Kadir Has’ta güzel bir paylaşım kültürü oluşturduk. Bilgi ve tecrübe paylaştıkça çoğalan şeylerdir. Aslında yaptığımız her şeyde birbirimizin imzası var. Son tahlilde öğrencilerimden daha çok şey öğrendiğimi ve bunun üzerine maaş aldığımı düşünüyorum.

Son zamanlarda ne yapıyorsun? Yeni çalışmalarınız nelerdir?

Bir sanatçı girişimi olan Saatler Kolektif’in kurulması beni çok motive eden bir gelişme oldu. Kolektif kapsamında hiçbir maddi beklentisi (borçlanma dışında) aklını ve kalbini bu işe koyan tüm sanatçı ve yapımcı arkadaşlarım iyi ki varlar. Elbette yeni işler başımızın arkasında, hatta bazıları masada, onlara gelecek sürprizleri bekliyor. Şimdilik sürpriz olsunlar.

haber-kurtun.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gerçek ve kaliteli istanbul eskort bayanları
Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort